25 Kasım 2014 Salı

Haftanın Seferi - Küba



Merhaba,

İlk yazıya haftanın gezisi olarak,tüm dünyaya meydan okumuş,ilginç,egzotik bir ülke olan Küba ile başlamak istedim.Aslında blog da her hafta başka bir ülke,şehir veya kasaba olacak ve tabi ki şahsen hepsini gezmiş görmüş olamayacağım maalesef ama geçen ay bu ilginç,egzotik ülkeyi tam anlamıyla olmasa da gezmiş bulunmaktayım.



İstanbul'dan yaklaşık 10 saat sonra Küba'nın başkenti Havana'ya varıyoruz. Büyük boy yorgunluğumuz ile aşırı nemli ve sıcak hava karşısında biraz daha dumur oluyoruz ama havaalanı kapısından dışarı adım attığımız da 1940 model Buick taksiyi endamlı bir palmiye ağacının dibinde pinekler halde görünce film setine mi düştüm acaba diye düşünürken "action" diye bağıracak bir yönetmen aranıyorum. Tabi yorgunluk filan pek kalmıyor ve yolculuğumuz ise bu şekilde başlamış oluyor. 







Küba genel olarak turist kazıklamaya yönelik tuzaklar ile dolu, bu tuzakların başını çeken de tabi simgeleşmiş Che. Zaten Kübalı olmayan diğer herkes çevrilebilir Küba Pesosu dedikleri CUC diye bir para birimi kullanmak zorunda.Bu para birimi de EUR ya endekslenmiş! Havana'da her yerde size Che ile ilgili ıvır zıvır satmaya çalışan insanlardan uzaklaşıp gerçek sanatçıların toplandığı büyük bir istasyon olan kapalı yere giderseniz,Che'nin çok daha yakışıklı göründüğü orjinal eserler alabilir,bunları yapan sanatçılar ile tanışabilirsiniz.Kapalı yer diye yazdım çünkü adını hatırlamıyorum ama limanın giriş tarafında Havana Club' ın hemen karşısında.Sorsanız hemen anlatmaya başlarlar,çünkü biz Türkler gibi sevecen insanlar.Ne kadar devrim geçirmiş, dünya ile pek samimiyet kurmamış olsalar da İngilizce biliyorlar, okuma yazma oranı 99 % ve her şehirde hatta kasaba diyebileceğiniz yerler de üniversite var.




Havana' da girdiğimiz her yer bizi mojito veya Pina Colada kokteyli ile karşılıyor,bunlar kendi üretimleri olan Havana Club Rom çeşitleri ile yapılıyor. Yukarı da bahsetmiştim Havana Club'ın içini mutlaka gezin. Rom'un nasıl üretildiğini mini bir geziyle görün. Şeker pancarından oluşan Rom aynı zamanda Küba'nın en büyük gelir kaynaklarından biri ve tabiki Puro. 

Yorucu bir günün ardından zamanında Hemingway'ın takıldığı köhne bardayız. Kırılmasına 2 popo kalmış bir sandalyenin üzerinde Mojito'nun da kendi icatları olduğunu anlatırlarken elimizde puro karşımızda Rumba dansçıları ve Hasta Siempre şarkısı ile sızmak üzere günü noktalayabildik. Hemingway'ın barı eski Havana diye adlandırılan bölgede. Yeni Havana daha modern deniliyor ama bana sorarsanız eski ile yeni arasında pek bir fark yok.
Hep hayranlıkla dinlediğim ve Kübayı dünyaya tanıtmış olan müzik grubu Buena Vista Social Club'ı da izleyebilmiş olma şerefine erişebilen nadir canlılardan biriyim. Haftanın iki günü konser verdikleri yarısı sönük cızırdayan neon tabelalı,döküntü bir otelin en üst katındayız.Yine şahane mojitolar eşliğinde küf kokulu,puro dumanlı, loş kulübe giriyoruz ve yerlerimizi alıyoruz. Uçmaya hazırız.Eşsiz bir Chan Chan girişiyle benden daha zinde olan 80'lik grup bizi havalandırmaya başlıyor. Bir kaç dakika sonra yerinde duramayan ayaklarımın beynimi yönettiği hareketler ile uçuş tam anlamıyla gerçekleşmiş oluyor. Küba'ya giderseniz bu geceyi es geçmeyin derim. (Aşağıda ki fotoğraf sokak sanatçılarından,Buena Vista Socil Club'ta çektiğim fofoğraflar çok karanlık çıktığı için koymadım.)


TAAA

Bir de herkesin bildiği üzere bacak arası puro saran fantastik kızlar meselesi var.Hazır olun,böyle birşey yok efenim.Bazı Puro fabrikaları turistlerin ağızlarının suyu aksın da bizden puro alsınlar diye 2 kızcağızı kapının önüne oturtmuş bu işlemi yaptırıyor ama bu hikaye maalesef bir şehir efsanesi. Tabii 50 yıl öncesini bilemem.

Aşırı nemli hava şartlarından dolayı ıslak yatıp,ıslak kalkmaya,saçlarınızın ahenkle dans etmesine,umumi tuvaletler de kapıda ki teyzenin güzel elleriyle hem parayı alıp hem parça parça tuvalet kağıdı koparıp vermesine,yine bu tuvaletlerde sabun olmamasına, yemeğinizden her an bir börtü böcek çıkıp,göz göze gelebileceğiniz gerçeğine alışın.Ben alıştım. Eğer evde hergün sehpa tozu kontrolü yapan biriyseniz, Küba'ya gitmeyin.

Sonuç olarak Küba, görmeye değer büyük bir film seti gibi geldi bana.1950'ye geri ışınlanıp,devrim kokan,tropik,egzotik ve sanat dolu bir ülke gezmek isterseniz,bu ülke tam size göre.
Notluk: Daha fazla fotoğraf için instagram pinarstro hesabıma bakabilirsiniz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder