29 Aralık 2014 Pazartesi

Yılın Son İzlenesi- İntikam soğuk yenir, sen ara sıcaktın canım. - " The Affair "


Evet, sonunda 2014' ü de bitiriyoruz ama bu dizide kesinlikle bitmeyecek şeyler var. Öyle şeyler olacak, biri öyle büyük bir intikam alacak ki, şu ana kadarkiler yanında ara sıcak kalacak.
İşte tam böyle hissettiren bir dizi.




Her bölümde hop oturup, hop kalktığım bir drama şöleni. Showtime'ın sezon bombası. Zaten en iyi drama dalında Golden Globe'a aday olmuş durumda. Başroller de dört büyükler olarak nitelendirebileceğim; Dominic West, Ruth Wilson, Joshua Jackson ve Maura Tierney var. En bilindik isim, Fringe ve Dawson Creek' den tanıdığımız Joshua Jackson ama yan karakterler dahil herkes müthiş bir oyunculuk sergiliyor. Bu hafta itibari ile 1.sezon 10. bölüm sezon finalini yapmış bulunmakta. Yeni izleyecek olanları çok kıskanıyorum, en baştan başlamak isterdim. Anlayacağınız, 2015' de 2.sezon da bomba gibi olacak.





Bir "ihanet" hikayesi ne kadar ilginç olabilir ki ? En fazla aşkı-memnu gibidir diye düşünebilirsiniz. Yok değil işte, burada gerçeklik var. Bir aşk masalı gibi başlayıp, kabusa dönen hayatlar var. İçinde ki ızdırabı, küçük çakısıyla bacağını kesip kanını akıtan bir kadın var. Aslında sevdiği ama bir o kadar da nefret ettiği kocası var. Kocasını aldattığında, çocuğunu kaybettiğinde, annesine nefretini kustuğunda yaşadığı hisleri, büyülü anlatımıyla beni benden alması var. Zengin aileye iç güveysinden hallice damat gelmiş ve bu zengin aileden nefret etse de karısını, dört çocuğunu deli gibi bir seven ama ızdırapların kadınına aşık olup, karısını aldatan bir adam var. Tüm yaşananların içinde habersizce kocasına ve çocuklarına tutunmuş, mantıklı, akıllı, düz bir kadın var.

Okuyunca çok fazla kadın ve adam varmış gibi geliyor ama sadece bu dört büyüklerin arasında geçen sarsıcı, ağır ama her saniyesinde merak uyandıran, teşvik edici, delirtici, yalın, içimden düşünüp, dışımdan söyleyemediğim sözler var bu dizide. Olduğu gibi, neyse o, ne eksik ne fazla, varsa bir problem al ceketini çık modunda.





Ezber bozan, klasik aldatma hikayeleri gibi değil, izledikçe ben ne yapardım, nasıl davranırdım, evet bende böyle söylerdim, bende giderdim, yok gidemezdim, tokatlardım, gülerdim, ağlardım, ağlayamazdım diye karşılıklı konuşabildiğim bir kişi gibi, dört kişi arasında yaratılmış , başlı başına bir karakter gibi bir dizi bu. İşin en ilginç ve dikkat çekici kısmı bir bölümde geçen olayların ilk önce adamın, sonra kadının bakış açısıyla anlatıyor olması. Yaşanan olayların nasıl farklı gözle görülüp, hissedilip, aktarılmış olması ise en sarsıcı olan. Aynı sahneyi adamın gözüyle; kendisinin naif, kadının kışkırtıcı, kadının gözüyle; kendisinin naif, adamın kışkırtıcı olduğunu göreceksiniz. Karman çorman olacaksınız, eriyeceksiniz, nasıl olur, olamaz ki diyeceksiniz.
Ayrıca işlenen bir cinayet ile birlikte olayları çözmeye çalışan dedektifimizin de, ilişkiye ayrı bir heyecan örgüsü katmakla beraber, büyük bir merakla, bir sonraki bölüme göz kırpıyor olacaksınız. Bir de yazmadan geçemem, çoğu sahne harika bir sahil kasabası olan Montauk' da geçiyor. Bir sonraki tatil planımı Amerika'nın bu güzel sahil kasabasına mı yapsam acaba diye düşündürüyor insanı.

Adı üzerinde bu " ilişki " altında gizlenmiş; suç, gerçeklik, cinsellik, ihanet, sevgi, nefret, aşk, sizi içine çekip, bir sonraki bölümü izlemek için bahaneler uydurup, zaman yaratmaya çalışırken depresif bir atmosfer içine sürükleyecek. Diyaloglar, içinizi acıtacak, ruhunuz üzülecek. Daha büyük ne olabilir ki diye önce şaşırıp sonra intikam soğuk yenir, sen ara sıcaktın canım diye tüm olayları nasıl da özümsediğinize ve hadi daha fazla şey olsun diye beklediğinizi görünce kendinize şaşırmaya hazır olun. Tüm bunları yemeğe yutmaya varım ben diyorsanız, izleyin derim. Yoksa sakın ha, aman diyeyim. Eğer hazırsanız, biraz fragman iyi gider.

Son olarak 2015' de; herkese, böyle nitelikli ve bağımsız yapımlar izleme olanağı ile çok kahkahalı, bol mutluluk vakalı, pollyanna ruhlu, harika bir yıl dilerim.











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder