18 Ocak 2015 Pazar

Haftanın İzlenesi - Yıllar at koşturuyor be Üstad ! - Boyhood





Boyhood, tabi ki güzel ülkemizde gösterime girmedi. Belli başlı alternatif salonlarda veya film festivallerinde gösterilmiş olabilir ama "halka" arz edilmedi. Ben yaklaşık 2 ay önce izlemiştim ve açıkçası Oscar yoluna girebileceğini sezinlemiştim ki nitekim öyle oldu.

Bu arada hatırlatmak isterim ki önceki yazılarımdan "The Affair " i yazarken kesin ödül alır demiştim, almakla kalmadı, toparladı geçti. Boyhood'un da; en iyi film, yönetmen, orjinal senaryo, yardımcı kadın-erkek başta olmak üzere toplam 6 dalda Oscar'a aday gösterildi. En iyi filmi alır mı bilemem ama bence en iyi yönetmeni kesin alacak. Yönetmen Richard Linklater, bu filmi gerçek zamanlı olarak tam 12 yılda çekmiş. Nasıl bir serüvendir, nasıl bir kurgudur, nasıl bir kafadır ? Hayretler içinde kalmamak elde değil. Her nasıl bir kafaysa, bende aynısından istiyorum. Gönderdim evrene Allahım, bak verdim titreşimleri !



Film, tam 12 yıla yayılmış bir aile belgeseli tadında desem, yanılmam. Mason adlı küçük çocuğun üzerinden anlatılan ve üniversiteye başlamasına kadar geçen gerçek zaman dilimi oldukça yalın işlenmiş. Mason'un hayata bakışı, ailesine karşı duruşu, içinde yaşadıkları, nefreti, ilgileri, özlemleri o kadar sade ve su gibi akıyor ki, izlerken orada, Mason'un yanıbaşında durup, kafasını okşuyormuş hissi veriyor. Boşanmış anne-baba ilişkisi üzerinden hayatın zorluklarına göğüs germeyi öğrenmeye çalışan Mason'un içsel yolculukları, hisleri ve yaşadıkları çok manidar. Herkes farklı yorumlayabilir ama bence Mason onca yıl tutunacak, "gerçek" birşeyler arayışı içinde bir oraya, bir buraya savrulan fazla zeki bir çocuk. Ona yol göstermeye çalışanları dinleyip, hak verip ama biraz kafasının dikine giden tuhaf bir hali var.
12 yıla yayılınca, yönetmenimiz de yıl geçişlerinde belli öğeleri ön plana çıkarmış. Örneğin; Mason küçükken ilk çıkan Playstation'ı görüyoruz, sonra ki zamanlarda Mason büyüdükçe, Playstation versiyonları da büyüyor. Kapaklı cep telefonu kullananlar, zaman geçtikçe iphone 3 ile başlayıp 5'e kadar ilerliyor.



Oscar' a en iyi yardımcı kadın adayı olan Patricia Arquette' de, iki çocukla ortalıkta kalmamak için çırpınan, bazen tökezleyen ama hiç düşmeyen oldukça hırslı anne rolünde. Kariyer planları ve yanlış evlilikleri ile Mason ve ablası Samantha'ya bazen hayatı dar etse de, çocukları için herşeyi yapabileceğini kanıtlayan bir karakter. Tüm bu zorluklar içinde Samantha abla olma kontenjanından dolayı yırtsa da, olan küçük Mason'a olmakta. Yine en iyi yardımcı erkek adayı olan Ethan Hawke ise, dengesiz, ne yaptığı belli olmayan, müzik adamı olma hayallerinde, sorumsuz ama sevgi dolu baba rolünde. Çocuklarını ne kadar az görse de, onlara hep birşeyler öğretme çabalarında olan, diğer taraftan da kendi hayatını yoluna koymaya çalışan, hafif meşrep bir baba.
Bence yönetmenin ana teması; erken yaşta, bilinçsizce, kendi hayatınızı yoluna koymadan, ne istediğinizi bilmeden çocuk yapmayın. Yaparsanız bakın hayatınız böyle olabilir ve bilin ki Amerika bir rüyalar ülkesi değil.
Son olarak; Mason'un hayat ile ilgili "gerçek" birşeyler arama çabasına, ünlü düşünür, üstad Einstein'in bir sözü ile nokta koymak isterim. "Gerçeği aramak onu elde etmekten daha kıymetlidir."
Fragmana buyurun.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder